Kayıtlar

Ağustos, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eyvah Saçlarım! 4-Neler Yapabiliriz?

Resim
 İşin doğrusu, saç dökülmesi ve ağarmasının fiziksel sağlığa anlamlı bir etkisi yok gibi dir. Ancak, saç dökülmesine sıklıkla androjen hormon (>testosteron) etkinliği fazlalığının eşlik etmesi; bu hormonun yüksekliğinin sebep olabildiği sorunlar için endişeye neden olabilir: Bunlar erkeklerde iyi huylu (benign) prostat büyümesi ve prostat kanseri; hem kadın, hem erkeklerde metabolik sendrom dediğimiz (kalp ve damar hastalıklarına çanak yutan) yüksek tansiyon, kan yağları ve şeker kontrol bozukluğu riskinde artış şeklindedir. Ne var ki bu konularda yapılan çalışmalar kesin bir yargıya varacak ölçüde tutarlı değildir. İlişki bulan çalışmalarda erkeklerde (alından değil de) tepeden (verteksten) başlayan dökülmelerin daha riskli olduğu saptaması dikkat çekicidir.   Ayrıca, saçsızlığın (adeta bir güneş paneli gibi) güneş ışınlarının daha iyi nüfuzuyla (D vitamini üretimini kolaylaştırırken) melanom dediğimiz cilt kanseri riskini artırabileceği ileri sürülmüştür. *** Saç dö...

Eyvah, saçlarım! 2-Ah şu testosteron!

Resim
  Hormonlar bedenimizin farklı bölümlerine; neyi, ne zaman yapacaklarını söyleyen mesajcılardır. Saçlarımız da, ömür boyu bu mesajların fazlasıyla etkisi altındadır. Üreme faaliyetlerini düzenleyen ‘ seks hormonları ’, (doğrudan üremeye etkileri yanında), kadınlarla erkekler arasındaki bedensel farkların da sorumlusudur. Bu bağlamda bedenlerimizdeki kılların dağılımı ve özelliklerini belirlerler. Özellikle (ailenin testosteron üyesiyle ünlü) androjenlerin etkisi fazladır. Ergenlik sonrası erkeklerde sakal bölgesindeki; hem erkek, hem kadınlarda kasık ve koltukaltı bölgelerindeki -kısa, ince, yumuşak, renksiz- ayva tüyü (vellüs) kıllarının -uzun, kalın, renkli- ‘terminal’ kıllara dönüşümünü uyarırlar. Kadınlarda bu dönüşüme östrojen hormonu da eşlik eder. Ancak hem erkek, hem kadınlarda androjenler, (diğer kıllardakinin aksine), saç kıllarını uyarmak yerine baskılar . Saçın büyüme gösterdiği (anagen) dönemi kısaltıp sessiz (telogen) dönemi uzatırlar. Böylelikle saç yeterince u...

Eyvah, saçlarım! 1-Bir kılın serencamı

Resim
  Kaçışı yok: Her şey zamanla yıpranır. Canlıların cansızlardan farkı, yıpranmayı –önleyemeseler de- öteleyebilmeleridir. Canlıların yıpranmaya karşı iki önemli silahı vardır: İlki bir arabanın parçalarını eskidikçe değiştirmek gibi, bedeni oluşturan hücrelerin –aşınma derecelerine bağlı olarak- belli aralıklarla yenilenmesidir. İkincisi, artık –tamir astarı yüzünden pahalı hale gelince- arabayı tümden yenilemek gibi, genleri aktararak hayat tiyatrosunda sahneyi yavrulara bırakmaktır.   *** Yazımın konusu olan saçlar için de durum böyledir. Her bir saç telimiz doğar, büyür, ölür ve yerine yenisi gelir. Bu döngü yaşam boyu defalarca tekrarlanır. (Bedenin iyiden iyiye eskiyip, sahneyi yavrulara bırakışımız bu yazının konusu değil.) Saç tellerimiz, yaşamlarına ‘saç kökü (hair follicle)’ denen ‘doğumhanelerde’ başlar. Kafalarımızda bunlardan 100-150 bin kadar vardır. Bu doğumhaneler, ‘kök hücre (strem cell)’ denen, kökeni babanın spermiyle annenin yumurtasının birleşmesiyl...