Aile içi cinayet
Canlıların yavruları için -gerektiğinde ölümü göze
alabilecekleri- olağanüstü fedakârlıklarını herkes bilir. Bu yüzden,
-beklenenin aksine- anne-babaların evlatlarını öldürmesi karşısında; tüylerimiz
diken diken olur, irkiliriz. Ancak, bu sevimsizliğe, doğada sanıldığından çok
rastlanır.
***
Gen bencilliği nedeniyle, -özlere göre- üvey evlatların
öldürülmesi görece daha sıktır. Genlerin -kendilerini taşıyan canlıya- buyruğu,
-her ne pahasına olursa olsun,- olabildiğince çok sayıda kopyasının geleceğe
taşınması; bunun için de o kopyaları taşıyan yavruların sağ kalıp üremesidir.
Ancak, her gen seti, -bencilce-, herhangi bir değil, doğrudan kendi
kopyalarının çoğaltılması peşindedir. Genlerinin bitmek bilmeyen fısıltılarıyla,
kolay kolay hiçbir canlı, enerjisini, bir başkasının kalıtım kodlarını taşıyan
yavru için harcamak istemez. Sınırlı zaman ve enerjisini, mümkünse kendi,
değilse kendininkine en yakın gen kopyalarını taşıyan yavrulara adamayı yeğler.
Bu dürtüler nedeniyle, -şu veya bu yolla- yeni bir partner
edinen erkek veya dişi ebeveyn; zaman ve kaynaklarını kendi kodlarını taşıyan
yavrulara harcamak için, -varsa- partnerinin -mevcut (eski eşe ait gen
kopyalarını taşıyan)- yumurta veya yavrularından kurtulmaya çalışır. Buna
ilişkin pek çok örnek vardır.
***
Bir baskın erkekle çok sayıda dişiden oluşan “harem” hayatı
sürdüren Hanuman langurları, kırmızı kuyruklu maymun, mavi maymun, kırmızı ve
mantolu uluyan maymunlar ve Japon makaklarında; eski lider bir başka erkek
tarafından alaşağı edildiğinde; yeni lider önceki liderin yavrularını öldürür.
Benzer şekilde, aslanlarda da dişi sürüsüne hâkim olan erkek aslan, alt ettiği
erkekten olan -9 aylıktan küçük- yavruları yok eder. Ayı ve kaplanlarda da
görülebilen, bu tür saldırılar, -süt verme gebeliği önleyebildiğinden-
özellikle emziren annelerin sütten kesilip -zaman kaybetmeden- çiftleşme ve
gebe kalmaya uygun hale gelmesine, böylelikle -yeni eşin- kendi gen kopyalarını
taşıyan yavrular oluşturmasına imkân sağlar.
Erkek farelerin, -inişli-çıkışlı bir babalık serüveni
sergilediği söylenir: Dişiyle çiftleşmelerinin ilk 3 haftasında yavruları
-acımasızca- öldürürken, sonraki iki ay boyunca müşfik bir babaya dönüşür.
İkinci ayın sonrasında, yavruları yeniden katletmeye başlarlar. Bunun gebelik
süresinin 3 hafta, emzirme süresinin 2 ay olması şeklinde anlaşılabilir bir
nedeni vardır.
Levrek balıklarının babalıkları da yalnız birkaç gün sürer.
Bu zaman zarfında yavrulara koruma sağlarken, daha sonra -kimin yavrusu
olduğuna bakmaksızın- küçük balıkları yutmaya başlarlar.
Birçok kuşta yumurtalar 24 saatlik aralıklarla, birer birer
döllendiklerinden, erkek kuşların babalık hesabında, gün sayarak işin içinden
çıkmaları zordur.
Çöl örümceği (Stegodyphus lineatu) erkekleri, dişilerin
yeniden çiftleşmesi için, -kendilerinin babalık yapmadığı- mevcut yumurtaları tahrip
eder veya yavruları öldürür (https://drodonderici.blogspot.com/2019/12/fedakarlgn-zirvesi.html).
***
Elbette anneler, -kendi genlerini taşıyan- yavruların
öldürülmesini istemezler. Ama karşılarında, kendilerini de öldürme riski
taşıyan -daha iri- bir zorba vardır.
Anne ayı, bu tehditten, yavrularıyla birlikte erkeklerden
uzak durmaya çalışarak, bu olmadığında yavruları ağaçlara çıkmaya teşvik ederek
kurtulmaya çalışır. Dişi jaguarlar öylesine temkinlidir ki, öz babası dahil,
hiçbir erkeğin yavruya yaklaşmasına izin vermez. Bazen anne aslan, teyzeler ve
kızlarıyla birlikte yeni erkeğin kıyımına karşı kor. Anne maymunlar,
yavrularıyla birlikte grubu terk edebilirl. Anne langur, yavruları kaybeden
erkeğe devredip, -gerçekte çiftleşmeye hazır olmamasına rağmen- yeni eşi tatmin
için “yalancı kızgınlık (östrus)” hali sergileyebilir. Dişi fareler, bir başka
erkeğin kontrolüne girince, -yeni erkeğe çiftleşme ve babalık fırsatı için-
bebeği düşürür (abortus) veya vücudundayken yok eder (rezorbsiyon). Benzerine gelada
babunlarında da rastlanır.
Yavruların öldürülme korkusu, çiftleşme davranışlarını da
biçimlendirir: Birçok dişi, sorunu çok sayıda erkekle çiftleşip (multimale
mating), “doğan yavruların babası ben olabilirim” kuşkusuyla, babalık karmaşası
yaratarak çözer. Ayrıca dişi -doğada görmeye pek alışık olmadığımız şekilde- yalnız
(üremenin gerçekleşebileceği) kızgınlık döneminde değil, -gebelik dahil- tüm
zamanlarda çiftleşir. Doğal olarak dişilerin -normalde teşhir edilen- kızgınlık
belirtileri (“ben çiftleşmeye hazırım” mesajları) anlamsızlaşıp silikleşir.
[İnsanlardaki yumurtlamanın gizlenmesi de, söz konusu sürecin bir uzantısı
olabilir. Hatta aynı ortamı paylaşan dişilerin, -zaman itibariyle- âdet
dönemlerini (menslerini) eşleştirerek doğurganlıklarını senkronize etmelerinin,
baskın erkeğin işini zorlaştırıp diğer erkeklerle çiftleşme şansını artırdığı
(ve baskın dişinin kendi bebeğine yoğunlaşmasına yol açıp saldırganlığını azalttığı)
ileri sürülür.] Söz ettiğimiz stratejiler, daha çok yavruların geç olgunlaştığı
ve bakım ihtiyacının yüksek olduğu; buna karşılık baskın erkeğin sık el
değiştirdiği; beyaz ayaklı fareler, hamsterler, aslanlar, çitalar, langurlar,
gelada babunları, rhesus makaklarında görülür.
Gümüş sırtlı gorillerde olduğu gibi, baskın erkeğin sık el
değiştirmediği -görece- istikrarlı haremlerde, -tersine- yalnız baskın erkekle
çiftleşmek, yavrulara daha fazla sağ kalma imkânı bahşeder.
Jibon, siamang, babun, makak gibi bazı primatların
erkekleri, birçok dişiyle çiftleşmekle birlikte yalnızca bir dişiyle “sosyal
tek eşli” bir ilişki kurarak yavruları ve dişiyi diğerlerine karşı korur.
***
Yukarıda verdiğim örnekler, daha çok erkeklerin gen
bencilliğinden kaynaklanmaktaydı. Ama dişiler de bu konuda “masum” değildir.
Erkeklerdeki kadar sık olmasa da, dişilerin, kendi kopyalarını taşıyan yavrular
üretme adına, partnerinin önceki eşinden olan yumurta ve yavrulara zarar
vermesi mümkündür. Böylesi cinayetler, daha çok erkeğin yavru bakımına önemli
katkı sağladığı türlerde görülür.
Tropikal bir kuş olan gerdanlı Jakana’larda erkekler
kuluçkaya yatarken, dişiler bölgelerinde hâkimiyet için savaşır. Yeni bir
yuvayı ele geçiren dişi, yavruları gagalayarak öldürür ve yuvadan atar. Erkek
yuvanın yeni sahibi olan dişiyi dölleyip, onun yumurtalarında kuluçkaya yatar
ve onun yavrularına göz kulak olur. Dişi sıçanlar da, diğerlerinin yavrularını
yiyerek yuvalarına el koyabilirler. Benzer şekilde, meşe palamudu
ağaçkakanları, -diğer dişilerle ittifak yapmadığı için- koruması zayıf bir dişinin
yumurtalarını tahrip edip yuvasına yerleşebilir.
Bazı uyanık “kuluçka parazitleri (brood parasites)”,
yumurtalarını başka bir türün yuvasına bırakıp kuluçkaya yatma ve yavrulara
bakım işini -olan bitenden habersiz- başka ebeveynlere yaptırır. Aralarından
daha da arsızları, ev sahibinin yumurtalarını da tahrip edip, kendi
yavrularının bakımını daha üst seviyeye çıkarırlar. Bazen de, fırsatçı ebeveyn
yerine, yuvaya bırakılan yumurtadan çıkan yavru, ev sahiplerinin yumurta veya
yavrularını haklayarak bunu sağlar (https://www.youtube.com/watch?v=dHQ7W_JIfxM).
Bu yöntemi kullananlar arasında Altıngöz, siyah başlı ördek, inek kuşu, guguk
kuşu gibi kuşlar; Tanganika yayın balığı gibi bazı balıklar ve bazı arı ve bazı
kınkanatlılar gibi böcekler sayılabilir.
Otlarla kuşatılmış durgun sularda yaşayan dev su
böceklerinde, oluşan yumurtaların kuruyarak ölmesini önleme (nemli tutma)
görevi babalarındır. Bu görevi üstlenecek bir erkek partner bulamayan dişiler,
-gözlerine kestirdikleri- bir yumurta öbeğini tahrip edip, yumurtaları koruyan
erkeğin kendileriyle çiftleşmesini ve kendilerinden oluşan yumurtaları
korumasını sağlar. Baskın marmoset dişileri de haremdeki düşük rütbeli
dişilerin bebeklerini öldürebilmektedir.
Bazı dağ sıçanı, zemin sincabı, vole, lemming, hamster ve
fare gibi kemirgenlerde doğumu müteakip anne de dahil bir yetişkinin yavruları
yemesine -seyrek olmayarak- rastlanır. Bu davranışın nedeni için stres,
kalıtım, verimlilik, kıtlık, öğrenme gibi çok farklı yorumlar yapılmıştır.
(Biyoloji, istisnaların bilimidir. Pek çok canlı, kendi
kopyalarını çoğaltmak için can atarken, yavrusu olmayan bazı dişiler,
-penguenlerde ve bazı primatlarda olduğu gibi- başka annelerin yavrusunu çalıp,
onlara annelik yapmaya çalışabilir.)
***
Aile içi katliamların tek mağduru üveyler değildir. Bazen de
-öz- kardeşler birbirlerini veya anne ve babalar yavrularını öldürür. İlk
bakışta, kendi genetik kopyalarını çoğaltma telaşında olması beklenenlerin,
bunu yapması tuhaf gelebilir. Ama gerçekte tam da bu nedenle, yani kendi kalıtım
şifrelerini çoğaltma şansını artırmak için öldürürler!
Aslında hesap basittir ve duygulardan çok akla yaslanır:
Şayet koşullar zorlu hale gelmiş, sözgelimi kötü hava şartları yüzünden yiyecek
kıtlaşmışsa, tüm yavruları kaybetmektense, bazılarını gözden çıkarmak daha
akıllıca olabilir. Ya da -herhangi bir nedenle- yaşama şansı düşük biri için
enerji tüketmektense, bu enerji mevcut veya müstakbel yavrulara saklanır.
Bu duruma en çok kuşlarda rastlanır. Kara bacaklı martılar,
Swanison şahinleri, bazı kartal türleri, kara gagalı saksağan, ev çalı kuşu,
beyaz leylekler bunlar arasında sayılabilir. Ebeveynin getirdiği yiyecekler,
yavruları beslemeye yetmiyorsa, daha güçlü kardeş veya kardeşler, diğerlerini
öldürür ve yuvadan atar (https://www.youtube.com/watch?v=qzOkLrcu6cA).
Ebeveynler duruma müdahale etmez, hatta öldürme işini bazen doğrudan kendileri
üstlenir. Hatta ölen yavruyu besin olarak tüketirler (https://www.youtube.com/watch?v=oufrDSPQhtw).
Yaşam savaşında, -beklendiği gibi- genelde daha önce doğan, daha iri, daha
sağlıklı olanlar; daha geç doğan, daha cılız olanlardan daha şanslıdır.
Bazı balıklar, kendi hayatları tehlikeye girerse, kendi
yumurta veya yavrularını tüketip, üreme fırsatını daha iyi koşullara
öteleyebilirler.
Tamarin anneleri, bebeklerinin hayatta kalma ihtimali
düşükse, yavruyu öldürüp, enerjisini başka yavrulara yöneltir.
Benzer şekilde, bal arıları bir tür bakteriyel enfeksiyona
maruz kalan canlı larvaları, (aynı kalıtım kodlarına sahip) işçi arılar
vasıtasıyla kovandan atarak ölüme terk eder.
Kutup ayılarının kıtlıkta yavrularını öldürebildiği
raporlanmıştır.
***
Bazen de -bir tür sigorta gibi- fazlaca yumurta veya yavru
üretilip, uyum başarısı düşük, güçsüzlerin ayıklanıp; kalanların yaşamlarını
sürdürmesi sağlanır.
Kum kaplan köpek balıkları, ateş semenderleri, bazı
-teleost- balıklarda, oluşan çok sayıda embriyodan bir ya da ikisi, henüz anne
karnındayken diğerlerini yiyerek hayata başlar (https://www.youtube.com/watch?v=Z1sXAqxhT1I).
Rahim içi yamyamlıklarda, dişi birden çok erkek tarafından döllendiğinde,
farklı babaların yavrularının rekabeti söz konusu olabilir.
Benekli sırtlanlarda da doğum sonrası birkaç günlük sürede,
kardeşler birbirlerini öldürebilir.
Parazitik eşek arılarında, bir konakçıya bırakılan
yumurtalardan çıkan en güçlü larva, diğerlerini öldürür.
Yorumlar
Yorum Gönder