Vejetaryen Beslenme ve Sağlık-2: Vejetaryenliğin sağlığa olumlu tesiri

Vejetaryenliğin sağlığa tesiri konusunda (sosyal medyada) yoğun tartışmalar bitip tükenmeden sürüp gitmektedir. İki tarafın fanatikleri, zaman zaman birbirlerine acımasızca saldırır. Kimileri vejetaryenliğin daha sağlıklı olduğunu söylerken, kimilerinin kanaati vejetaryenliğin sağlıksız olduğu ve hepçil beslenmenin şart olduğu şeklindedir.

Bu tartışmalarda bir taraf etik üstünlüğe sahipken, karşı tarafın avantajı, hayli güçlü hayvansal besin lobi desteğidir. Et ve süt endüstrisinin sermaye desteği, akademik ortamda bile kendine manevra alanı açabilmektedir. Otçul lobiler görece daha zayıftır.

Günümüz koşullarında, (tüm olumlu ve olumsuzlukları bir terazinin kefelerine konup) bir bütün olarak değerlendirildiğinde -vejetaryenliği- ‘sağlıksız’ şeklinde nitelemek, çok doğru değildir. Hatta, 2019’da yapılan bir sistematik gözden geçirmede, 12 çalışmadan 9’unda beslenme kalitesinin hepçillerden daha iyi olduğu bildirildi.


Liflerle gelen sağlık

Bitkisel beslenmenin en olumlu yanlarından biri, yüksek lif içeriğidir. Daha çok lifin daha az kalp hastalığı, felç, (tip 2) şeker hastalığı ve bağırsak kanseri ile ilişkili olduğunu gösteren güçlü kanıtlar vardır. 

Güncel beslenme kılavuzları, diyetteki lif miktarının sağlık açısından çok önemli olduğu vurgusuyla yetişkinlerin günde yaklaşık 30 gram lif almasını salık verirler. Miktar -günlük olarak- 2-5 yaş için 15, 5-11 yaş için 20 ve 11-16 yaşlar için de 25 gram şeklinde önerilmiş.

Lifler, suda çözünüp çözünemediklerine göre ikiye ayrılabilir: Suda çözünmeyen lifler tokluk hissini artırır, (dışkı hacmini büyüterek) bağırsak hareketini hızlandırır, kabızlığı önlerler. Suda çözünenlerse kolesterol seviyesini düşürmeye ve -şeker emilimini yavaşlatarak- kan şekeri seviyesini düzenlemeye katkı sağlar. (Bkz: Liflerin dayanılmaz cazibesi) 

Son yıllarda sağlığa önemli etkileri olduğu düşünülen bağırsak mikroplarının daha sağlıklı bir profile sahip olabilmesi için de lifler yaşamsaldır. Araştırmalar -sağlıklı bir floranın özelliği olan- mikrop çeşitliliğinin -memeliler arasında- en fazla otçullarda, en az etçillerde olduğunu, hepçillerin bu ikisi arasında yer aldığını gösterdi. (Bkz: PROBİYOTİKLER-2:Bağırsak florası nasıl oluşur?)

 

Antioksidan avantajı

Oksidatif stres yol açtığı hücre hasarıyla (Alzheimer, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıklar, damar sertliği, çeşitli kanserler başta) pek çok hastalığın ortaya çıkışına ve yaşlanmaya katkı sağlar. Bitkisel beslenme, (polifenol yapısındaki) antioksidanlardan ve - folik asit, C vitamini, E vitamini gibi- antioksidan vitaminlerden zengindir. Bu yüzden vejetaryenlerde oksidatif stresin yol açtığı hastalıkların hepçiller göre daha az olması beklenir.

Vejetaryenlerin bir başka avantajı, bu polifenolleri işleyecek bağırsak mikrop profiline sahip olma ihtimallerinin çok daha yüksek oluşudur. Ne de olsa, bağırsaklarımız, ‘mikrop bahçemiz’ gibidir; neleri beslersek onları geliştiririz. Etçillerin, aldıkları antioksidanları -onları işleyebilecek mikroplardan yoksul olmaları nedeniyle-, vücutlarına yeterince kazandıramama riski vardır.

Birçok çalışma, doğal sebze ve meyvelerin, ilaç desteği (saplıment) şeklinde alınan antioksidanlara üstün olduğunu ortaya koymuştur. Bunun muhtemel nedeni takviyeler tek bir izomerden oluşurken, bitkilerde farklı izomerlerin ve çok büyük olasılıkla henüz adı konmamış başka antioksidanların varlığıdır.

Ancak uzun saklama ve -pişirme gibi- işlemlerin biyoyararlanmayı olumsuz etkileyebileceğini not etmek gerekir. Olabildiğince taze ve işlemden geçirmeksizin tüketim, antioksidanlardan yararlanma şansını artıracaktır.

 

Daha iyi metabolik profil

Hepçillik nedeniyle karşılaşılabilecek sorunların, vejetaryenlerde daha seyrek görüleceği tabiidir: Fazlaca kırmızı ve işlenmiş et yemenin yol açabildiği kalp hastalıkları ve kanser; fazla tuz tüketiminin neden olabileceği hipertansiyon ve fazla kolesterol ve doymuş yağ tüketiminin tetikleyebileceği kalp ve damar hastalıkları riski vejetaryenlerde görece daha düşüktür.

Çeşitli araştırmalar vejetaryenlerin genelde daha düşük kilolu (daha doğru ifadeyle, daha düşük beden kütle indeksine {BKİ’ye} sahip) olduğunu; hipertansiyon, yüksek kötü kolesterol, (tip 2) şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı ve kanser hastalıklarının hepçillerden daha seyrek görüldüğünü ortaya koyuyor.

2019 yılında yapılan çok kapsamlı bir gözden geçirmede, vejetaryenlerde -kan şekerinin son üç aydaki seyrini gösteren- HbA1c ile açlık kan şekeri seviyeleri daha düşük bulundu ama açlık insülinindeki fark anlamlı değildi. LDL yani kötü kolesterol değerleri daha düşüktü ama HDL yani iyi kolesterol ile trigliserit değerlerinde anlamlı fark yoktu. Kilo ve -kiloyu daha doğru yansıtan- ‘beden kütle indeksi’ (BKİ) ile -metabolik riske işaret eden bel çevresi ölçümleri de daha düşüktü. Buna karşılık arter kan basıncında yani tansiyonda farklılık saptanmamıştı. Hastalıklar yönünden yapılan karşılaştırmada ise koroner kalp hastalığı %28, kalp krizi nedeniyle ölüm %22, genel olarak kalp ve damar hastalıklarından ölüm %8, inme (strok) yüzünden ölüm %8 daha az bulundu.

Bir başka kapsamlı çalışma vejetaryenlerde koroner kalp hastalığı sıklık ve ölümünü %25, genel kanser riskini %8 düşük buldu. Kanser, veganlarda %15 ile daha da düşüktü. Farklı yayınlarda özellikle kalın bağırsak (kolorektal) ve prostat kanserlerinin daha az görüldüğü bildiriliyor.

 

Ancak!

Ancak (dinsel inanç nedeniyle olanlar bir yana bırakılırsa) genelde vejetaryenlerin eğitim seviyesinin daha yüksek olduğunu; bu nedenle yaşam tarzlarına daha fazla dikkat ettiklerini (kilo kontrolünü, hareketli yaşamı ve egzersizi, zararlılardan uzak durmayı daha fazla önemsediklerini) göz önünde bulundurmak gerekir. Yani dile getirdiğimiz olumluluklarda, salt beslenme rol oynamıyor olabilir.

Ne de olsa, hayvansal besinlerden uzak durmak vejetaryenlerde aşırı karbonhidrat tüketimine, aşırı alkol almaya veya fazlaca işlemden geçmiş gıdalarla beslenmeye karşı bir muafiyet sağlamaz! Muhtemelen vejetaryenler bu konuda da özenliler…


Önceki Bölüm: 1: Vejetaryenliknedir, sebepleri ve sonuçları nelerdir?
Sonraki Bölüm:  3: Vejetaryenleri bekleyen riskler ve bunun için yapılabilecekler

 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Doğrusu onbin adım mı?

B12 vitamini düzeyinin yüksekliğine sevinmeli miyiz? Yoksa…

Erken teşhiste kanser belirteçlerinin değeri