Cildinin kırışmasını istemeyenler için: (4) Ya cildimiz çoktan kırışmışsa…
Her zaman önlemek daha kolay ve daha ucuzdur. Ama ömrümüzün çoğunu -herhangi bir sebepten- güneşe karşı yeterince korunmadan geçirmiş ve bazı cilt hasarlarına maruz kalmışsak da kara yaslara bürünmeye gerek yoktur. Bundan böyle daha özenli davranabilir ve telafi için dermatoloji -ve bazı hallerde plastik cerrahi- uzmanlarının bize sunacağı alternatif çözümleri dinleyebiliriz.
Kozmetoloji nüfusun giderek yaşlanması ve çekiciliğe verilen
değerin artması nedeniyle yükselen bir trenddir. Bu yüzden endüstri ve hizmet
sektörünün yoğun bir çabayla her geçen gün farklı ürün ve servislerle yarış
içinde olduğu görülüyor.
Fikir vermesi açısından görece kabul gören (ve hemen hepsi ilgili uzman doktorların desteğini gerektiren) popüler bazı uygulamaları hatırlatmanın uygun olacağını düşündüm.
Ama kozmetik kaygılarımız varsa, olmazsa olmazın güneşten
korunma olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum (Bkz: Ne yapabiliriz? VeGüneş kremi: Ne zaman, hangisi, ne kadar?) Güneşten koruyucu ürünler, tek
başlarına veya genelde yararlı oldukları kabul gören (hiyalüronik asit, serisin jel gibi) nemlendiricilerle
birlikte gündelik yaşamın bir parçası haline getirilmelidir.
Bu önerinin, beni tüketimi teşvik gibi sevimsiz bir suçlama
ile karşı karşıya bırakabileceğinin farkındayım. Ama insanların kozmetik
kaygılarla etkisi tartışmalı çok pahalı ürünler yerine, cildin yaşlanmasının
açık ara baş sorumlusu güneşe karşı işe yaradığı kanıtlanmış önlemleri öncelemelerinin
çok daha doğru olduğunun bilinmesi gerekir.
***
Işınların zararlarını büyük ölçüde, oksidatif stres yoluyla
yaptıkları bilindiğinden, antioksidanların yararlı oldukları kabul
edilmektedir. Sağlıklı beslenme yoluyla antioksidan vitamin ve minerallerin
alınması yararlıdır. Ama doğrudan cilde (topikal) uygulanmaları da mümkündür.
Özellikle C vitamini, (alfa ve gama tokoferol formunda) E vitamini, niasinamid
(B3 vitamini), alfa-lipoik asit, selenyum ve -koenzim Q’nun sentetik bir
analoğu olan- idebenon bu amaçla kullanılan en popüler antioksidanlardır.
Antioksidan etkileri nedeniyle bazı bitki özlerinin
de fayda sağlayabileceği ileri sürülür. Bu amaçla yeşil çay polifenolik
epikateşinleri, soya izoflavonları, üzüm çekirdeği polifenolleri, kahve
çekirdeği ve Ginkgo biloba polifenol-flavonoid-flavanol glikozidleri, Ginseng
en bildik ‘fitokimyasal’ ürünlerdir.
A vitamini türevi olan
topikal retinoidler, ışına bağlı yaşlanmaya karşı etkinliği kanıtlanmış,
mevcut hasarı azaltabilen en önemli üründür. Etkisini hücre döngüsünü
artırarak, epidermi destekleyerek, kolajen üretimini artırarak, pigment hücresi
(melanosit) anormalliklerini azaltarak yaptıkları ileri sürülmektedir. Bu
gruptan Tretinoin ve Tazaroten Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA tarafından (güneşe
bağlı cilt yaşlanmasına karşı) onaylanmıştır.
Topikal 5-fluororasil’in yaşlılık lekesi (solar/aktinik keratoz) için yararlı olduğunu bildiren çalışmalar vardır.
Hidroksiasitler cildin -pullanmaya eğilimli, kuru- en
üst katmanını ‘soyarak’ daha düzgün, canlı ve parlak bir görüntü sergilemesini
sağlayabilir. Bu aynı zamanda ton farkının azalmasına yardım eder. Glikolik
asit, laktik asit, sitrik asit, malik asit, fitik asit, tartarik asitleri
içeren alfa hidroksi asit (AHA); salisilik asit, oleik asit, linoleik asitleri
içeren beta hidroksi asit (BHA) şeklinde iki gruptur.
Hidrolize kolajen, kolajen üretimini teşvik ettiği
iddiasıyla piyasada bulunan bir başka üründür. Bunu bir başka yazıda
değerlendirmeyi planlıyorum.
Kimyasal soyma (peeling), farklı kimyasallar ve
farklı konsantrasyonları yardımıyla, yüzeysel-orta derinlikte veya derin
şekilde -kontrollü- cilt hasarıyla cildin kendini daha düzgün yenilemesini ve
izlerle düzensizliklerin giderilmesini sağlayabilir.
Soyma işleminin araç-gereçler yardımıyla yapılması (dermabrazyon)
da mümkündür.
Farklı tipte lazerler, kozmetik endüstrisinin gözde
ilgi alanlarından biridir. Genel olarak ‘yeniden yüzey oluşturma (resurfacing)’
şeklinde lanse edilmiştir. Lazerler belirli dalga boylarında (monokromatik)
yayılan -yoğun- ışık demetidir. Birçok alt kategorisi ve yüzlerce markası
vardır. Kabaca iki gruptur. ‘Ablatif’ olarak adlandırılan lazer grubu cildin
üst tabakasını buharlaştırarak kaldırır. Hafif-orta derecedeki kırışıklıkların,
yüz yaralarının ve renk değişikliklerinin giderilmesine yöneliktir. ‘Ablatif
olmayan’ lazer grubu ise cildin dermis katmanını ısıtarak kolajen üretimini
teşvik etmeyi hedefler. Daha çok cilde tonüs kazandırmak içindir.
Yoğun darbeli ışık (intense pulsed light: IPL), Odaklanmış
ultrason (focused ultrasound) ve Radyo-frekans, farklı lazer
uygulamalarını ikame edebilir.
Mikroiğneleme (microneedling), sterilize minik
iğnelerle ciltte oluşturulan mikro hasarlar sonrası yara iyileşmesi süreciyle
kolajen üretiminin uyarılması ve epidermisin kalınlaşmasını amaçlar. Ehil
ellerde -farklı sorunlar için- iyi sonuçlar alınabilir.
Yüz cildi için en popüler seçeneklerden biri de Botulinum
toksini (Botox, Dysport, Xeomin) enjeksiyonlarıdır. Özellikle mimik
kaslarının yol açtığı kırışıklıkları gidermede faydalıdır.
Kriyoterapi, dondurarak istenmeyen dokuların tahrip
edilmesini sağlar. Konu bağlamında güneş lekeleri için iyi bir çözümdür.
Derin kırışıklıklar ve hacim kayıplarını iyileştirmede
-enjeksiyon yoluyla uygulanan- farklı dolgu seçenekleri vardır.
Hiyaluronik asit (Juvederm, Restylane) 6-12, Kalsiyum hidroksilapatit 18 ay
kadar dayanır. Poli-L-laktik asidin (Sculptra) dayanma süresi 2 yılı aşar.
Kolajenle birlikte uygulanan Polimetilmetakrilat (PMMA: Bellafill) kalıcıdır.
Dolgu için bir başka seçenek vücudun herhangi bir yerinden
-liposakşın ile- alınan yağın, arzulanan yere tatbik edildiği ‘otolog yağ
enjeksiyonu’dur.
Sarkmanın ön planda olduğu hallerde deri altına yerleştirilen
ipliklerle tedavi, -daha ciddi olgularda- yüz germe operasyonları
çözüm olabilir.
***
Cildinizin ışıltısının eksilmemesini dilerim.
Önceki Bölüm: (3) Ne Yapabiliriz?
Yorumlar
Yorum Gönder